8 Mart 2020 Pazar

Çocuklar Küçükken

Çocuklar küçükken
*Kızım ilkokula gidiyordu sanırım , o dönemler de  nereden muhabbeti açıldıysa "sen nesin?" diye sormuşlar "Ben Türküzüm" demiş. "O ne " demişler "Hani İngiliz var ya ben de Türk olduğum için Türküzüm işte" demiş:) İlkokullarda andımızı kaldırmıyacaklardı:)
* Çocuklar konuşmaya başladıklarından beri evde bir hayvanımız var. Oğlum tam bir hayvan sever, kızım da aynısı oldu tabi. Ama ben hayvan beslemek istemiyorum artık evde. Ölüyorlar çünkü. En son bir Pet Shop'tan balık almak için gittiğimizde dedim ki "hep ölüyor bizim balıklar, niye ki?" Satıcı sanırım espiri yaptı "Siz almayın o zaman balık, hep öldürüyorsunuz, bırakın yaşasınlar?"
*Bir de ölen bütün hayvanlarımıza cenaze töreni düzenliyoruz. Evde yas ilan ediyoruz. Toprağı kazıp gömüyoruz ve "fatiha" okuyoruz:)
*Arda kreşe giderken bana hep "anne ne olur işe gitme" derdi. Ben de ona "ama anneciğim işe gitmezsem sana çukutala(çikolata diyemiyordu), şeker ,oyuncak alamam" diyordum. Bir gün yine bilmem kaçıncı kez "anne ne olur işe gitme" dedi. Ben de yine tam "sana çukulata, şeker alamam" demek için ağzımı açtığımda bana dedi ki; "ben çukulata , şeker ,oyuncak hiç birini istemiyorum. Seni istiyorum" .
Off o an öyle üzüldüm ki anlatamam. "Ama sadece şeker, oyuncak değil ki ekmek alıyoruz, yemek alıyoruz" diye anlatmaya çalıştım. "Çekmece de bir sürü makarna var onları yeriz anne" dedi bana ve benim gözlerim doldu. Önceden düşünmüş bebeğim, çocuk aklıyla vereceğim cevapları ve kendisi de cevap hazırlamış bana.
*İki çocukları olanlar bilirler. İkinci çocukta ailenin deneyimli mi oluyor sanki ya da yaşayacaklarını biliyor olmaktan mı bilemiyorum. Daha az üzerine düşülür (ki bu daha sağlıklıdır aslında) ikinci çocuğun. Bu yüzden sanırım ikinci çocuk daha bir kendine güvenli, daha yaramaz oluyor.(Ezgi henüz okuma yazma bilmiyor. Benden yazdıklarımı okumamı istedi. Ben de okudum ama küstü bu yazdıklarıma. "beni sevmiyo musun anne" dedi.)
   Hele bir de çalışan bir anneyseniz Allah kolaylık versin. Kızım küçükken hiçbir şeye yetişemez olmuştum. Oğlum da 6 yaşındaydı. Çok küçükmüş o da ama bebek gelince birden büyüdü gözümüzde. Aslında kararlıydım "sen büyüksün oğlum yapma" demeyecektim ama dedim maalesef. Ben de büyük çocuk olduğum için bu cümleyi o kadar çok duymuştum ki "ben asla söylemeyeceğim" diyordum. Ama "asla asla deme".
   *Arda'yla  bir yaz günü balkonda otururken birden bire yağmur yağmaya başladı. Oğlum 3 yaşındaydı o zaman ve bana dedi ki "anne yağmuru kim yağdırıyor?" "Allah yağdırıyor oğlum" dedim. Sonra beni güldüren, düşündüren sorusunu sordu "Peki anne Allah yukarıdan yağmur yağdırırken kendisi de ıslanıyor mu acaba?" . Bazen ne cevap vereceğinizi bilemiyorsunuz.
   * Arda "yumuşacık" diyemezdi "yuşumacık" derdi. "Kocaman" yerine "çogaman" derdi. Ezgi "karanlık oldu" diyemezdi "karancık oldu" derdi. "Gibi" yerine "bigi" , "vücudum" yerine "vüducum" derdi. Her ikisi de çikolataya çukutala derdi. Bunu diğer çocuklarda da duydum. Bir de tanıdığım tüm çocuklar "kitap" diyemiyor "kipat" diyorlar. Belki de doğrusu "çukutala" ve "kipat" olmalı. Bu kadar çocuk yanılıyor olamaz:)
*Ahhh çok özledim bebekliklerini. Keşke bazen o günlere dönüp sevebilsem onları. Ama sonra döneyim. Çünkü bebek demek uykusuz geceler demek. Hayatının bebeğe odaklanması demek. Şu anda bana çok zor geliyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kardeş Kıskançlığı

Kardeş Kıskançlığı Geçenlerde nereden geldiyse aklıma kızım yeni doğduğu zamanlarda yaşadığım kardeş kıskançlığı geldi. Öncelikle şunu b...