26 Haziran 2018 Salı

İyi ki Doğdun Oğlum

Oğluşumun doğum günüydü 17 ocak. 12'yi doldurdu. İnanamıyorum. Doğum günü için sadece 2 arkadaşını çağırmak istedi. Artık kendi tercihleri var tabii saygı duymak durumundayız. İyi ki doğdun , iyi ki varsın bir tanem. Seni çok seviyorum.Hayırlı bir ömrün olsun inşallah.


Oğlum doğduğunda dünyadaki bütün kayın valideleri anladığımı hissettim. Doğduğunda "bu dünyada hiç kimse onu sevmese bile benim ona olan sevgim o kadar büyük ki ona yeter" demiştim. Feci bir kayın valide olacağım galiba:))) Eşim öyle söylüyor. Hani bir Semra Hanım vardı. Oğluna "aşık olunca ben sana söylerim" diyordu ya. Eşim ona benzeyeceğimi söylüyor(Allah korusun).Ama ben de diyorum ki "gelinim olacak  kızın:) oğlumu  sevdiğine inanırsam gelinimi çooook severim". Şaka bir yana oğlumu mutlu eden kız baş tacım olur. İnşallah çok mutlu olursun oğlum.

Bu arada yarın Kiev'e gidiyoruz çocuklarla. Eşim orada bizi bekliyor. Size neler yaptığımı anlatırım. Şimdilik hoşçakalın.....
21.01.2015

Pazartesi Sendromu

 En sevdiğim gün cumartesi. Neden bilmem. Sanırım öğrenilmiş bir sevgi ama bana haftanın en özgür günüymüş gibi gelir. Çünkü pazarın ertesi iştir ve ertesi gün için hazırlık yapılmalıdır. Çalışan bütün bayanlar böyle hisseder kanaatindeyim. Belki de hissetmezler. Bazen birisi buna benzer bir genelleme cümlesi kullandığında "hay allah şimdiye kadar hiç böyle düşünmemiştim ama bundan sonra düşüneceğim" derim. "Keşke duymasaydım" derim. Bu yüzden aslında çok kullanmamaya çalışırım olumsuz cümleleri. Kusura bakmayın artık ne yapalım, bu seferlik affedin. Ya da etkilenmeyin canım ne yapayım benim bir cümleme mi kaldınız:))))))


  Freud ne güzel demiş gene. Ama ben de içime atmayınca, insanların yüzüne söyleyince bozuluyor insanlar. Bak bu yaşıma geldim kendisi hakkında doğru bir şeyi(eleştiriyse eğer) duymaktan hoşlanan bir Allahın kulu görmedim(kendimde dahil). Eeee ne yapacağız ki o zaman. İçine atma psikolojin bozulur, karşındakine söyleme onun psikolojisi bozulur. Bulabildiğim tek şey "beklentiye girmemek" yani beklentiye girmezsen kırılmazsın.


 Çok anlam yüklememeli insan karşısında ki insanın davranışlarına. Çünkü insanların size söyledikleri şey aslında tamamen kendileriyle ilgili. Sizinle ilgili değil. Şöyle açıklayayım. Birisi size "kilo almışsın" diyorsa kendisinin kilo aldığını düşünüyordur, ya da "kötü görünüyorsun" diyorsa eğer, kendisinin kötü göründüğünü düşünüyordur. Hepimiz benciliz aslında. O yüzden insanlar bir şey söylediğinde söylediği şeyin o kişinin kendisiyle ilgili olduğunu düşünürseniz, sözlerine ya da davranışlarına daha az alınırsınız. Benden size nacizane bir tavsiye.
01.12.2014

İnsana Dair

    Bu gün biraz üzgünüm. Kızımın, güzel gözlü bebişimin  gözleri bozukmuş. Geçen hafta okula "göz taraması"na gelmişler ve Ezgi'ye "annen'e söyle seni göz doktoruna götürsün" demişler. Bu sabah doktora gittiğimizde hiç ciddiye almıyordum. Çünkü çocuklar bazen dikkat çekmek için öyle şeyler yapabiliyorlar. Ya da çocuğumuzun hasta olması ihtimalini kondurmuyoruz. Ama istediğin kadar kondurma, kabullenme, olacaksa oluyor. Niye onun başına geldi ki şimdi bu gözlük olayı dedim kendi kendime. Keşke bana olsaydı dedim. Babama hipotiroit hastası olduğumu ve ömür boyu ilaç kullanmam gerektiğini söylediğimde ki tepkisi o an bana çok komik gelmişti. "Yok senin bir şeyin" diye çıkışmıştı bana. O an gülmüştüm ve inkar etmesine anlam verememiştim. Şimdi ne hissettiğini anlıyorum.
       Bu sabah bu olayı düşünürken kızımın gözlerinin bozuk olduğunu değil de ölümcül bir hastalığı olduğunu da öğrenebilirdim dedim. O zaman ne yapacaktım. Olmaması için bir sebep yok. Her gün herkesin başına böyle şeyler geliyor. Başımıza kötü bir şey geldiğinde genel tepkimiz "niye ben Allahım" oluyor.Niye biz olmayalım ki, biz insan değil miyiz? Babamın hastalığını öğrendiğimde "neden benim babam, daha çok genç" diye düşündüm. Kanser olan bebekleri hiç düşünmeden. Genel insan tepkisi bu ama. Kendimde ve çevremde gözlemlediğim bir şey. Kötü şeyler hep başkalarının başına gelir gibi bir düşüncemiz var zihnimizin derinliklerinde. Ama başımıza kötü bir şey geldiğinde de  "niye hep beni buluyor, çok şanssızım" diyoruz.
     Bazen kendime acırken yakalıyorum kendimi ve mantığım devreye girip düşünmeye başlayınca şöyle diyorum kendime "bu dünyaya gelirken bize söz mü verdiler ki. Sizi dünyaya getiriyoruz, çok mutlu edeceğiz sizi" mi dediler? Biz gelmek istemedik nazlandık ta "ay ne olur doğ, yaşa, valla söz elini sıcak sudan soğuk suya sokturmayacağız" vaadleri veren birileri mi vardı. Benim hatırladığım yoktu. Yani bana "ne olur dünyaya gel çok mutlu olacaksın" diye söz veren kimse olmadı. E o zaman nedir bu beklentinin sebebi? Ah bunu bir anlayabilsek. Kendi mutluluğumuzdan sadece bizim sorumlu olduğumuzu, insanların başına gelen herşeyin bizimde başımıza gelebileceğini anlayabilsek. O zaman nirvanaya ereriz:)))


04.12.2014

Sevgiyi Anlatmanın Yolları

Günaydın
Geçen hafta halam bizdeydi. Çocuğu olmadığı için ikinci annem derim kendisine. Eşi de ikinci babamdı (rahmetlik eniştem). Ne çok severdim onu da. Çocukken evde sevdiğimiz yemek olmadığında, canımız sıkıldığında ya da kimse bizimle ilgilenmediğinde hemen karşı daireye geçerdik ki onların kapısı biz her an gelebiliriz diye hep açık dururdu.
Babamın denize, tatile gitmek gibi bir alışkanlığı olmadığı için yazın biz sıkılmayalım diye halamla eniştem götürürdü bizi tatile. Yılbaşı olayı ben de eniştemle anlam kazanmıştır. Her yılbaşında yaşımıza uygun hediyeler alırdı. Küçük şeylerde olsa biz merakla ve heyecanla beklerdik hediyeleri ve bizim için yeni yılın anlamı haline gelmişlerdi. Eniştem sokakta ki çocuklar için de sürekli cebinde şeker, çukulata taşırdı. Çocukları sevindirmenin en güzel mutluluk yolu olduğunu keşfetmişti. Hiç baba olamadı ama benim ve kardeşlerimin kalplerinde hep babaydı o.
Halam çok konuşmaz. Bir arkadaşımın çocuğunun olmadığını ve tüp bebekle şu anda hamile olduğunu söylediğimde çok sevindi. Hiç tanımamasına rağmen. Sonra bir baktım bebek yeleği örmeye başlamış. "Hayırdır" dedim. "Arkadaşının bebeği için örüyorum" dedi. Çok duygulandım. Hiç tanımadığı bir kadın çok istediği annelik duygusunu yaşayabilecek diye ne kadar da sevinmişti. Birde bizi çocuğu olarak gördüğü için bizim sevdiğimiz herkesi sevmesi, bizi mutlu etmek için elinden gelen her şeyi yapması beni çok mutlu etti. Sevgi çok güzel bir şey yaaaa.
Sonra yelek bitti tabii. Bu sefer de hastaneye muayene olmaya geldiğinde arkadaşlarımla tanıştı ve akşam bir baktım yine bir şeyler örüyor. "Senin oda arkadaşların kızlara örüyorum" dedi.

İşte o bereler:))))
Arkadaşlarım çok sevindiler. Bizim yerimize halana teşekkür et dediler ve biz de ona bir şey alalım dediler. Ben de "halam bir şey istemez bana alın:)" dedim.Arsızımdır biraz:)))

Bu fotoğrafı çeken arkadaş "şirinlere benzediniz" dedi bize ama biz çok takılmadık buna. Çünkü bi kere şirinler maviler:)))
Sonuç olarak şirin mi şirin berelerimiz oldu ve biz çok mutlu olduk bu hediyelere. İnsanları mutlu etmek ne kadar kolay aslında. İçten yapılan bir iyilik, samimi bir gülümseme, anlayışlı bir bakış, küçücük bir hediye....
09.12.2014

Hayat Seni İstiyorum

Merhabalar
Başlık dün katıldığım "Motivasyon Semineri"nin ismi. İşyerinde böyle seminerleri, eğitimleri çok seviyorum. Bir gülümseme yerleştiriyor katılanların dudaklarına. İyi geliyor azizim.
Nelerden bahsetti konuşmacı diye düşündüğümde aklıma ilk gelen cümle "Hayat Çok Hayalperesttir" cümlesi. "Sizden de hayalperesttir" dedi Konuşmacı Psikolog. Düşünsenize her gün hayal bile edemeyeceğimiz şeyler oluyor.
Bize bir video izletti. Sosyal Medya da karşılaşmış olmanız çok mümkün şu aralar. Küçük bir çocuk elinde bir kağıtla oynuyor. Sonra babası kağıdı yırtıyor ve çocuk kahkalarla gülmeye başlıyor.Sadece yırtıyor babası. Çok basit bir hareket. Ama ne kahkaha:)) Bir süre sonra siz de elinizde olmadan bu masum gülüş karşısında dayanamayıp en azından gülümsüyorsunuz. Sonra bu videonun hikayesini anlattı Konuşmacı. Amerika'da işsiz kalmış bir baba, hemen hemen her gün bir yerlere iş başvurusunda bulunuyor ve neredeyse hepsine olumsuz cevap geliyor. O da evde o küçük bebeğine bakıyor.Yine gelen red cevabını hışımla fırlattığında bebeğin eline alıp oynadığını görünce kağıdı yırtıyor. Sonra bebeğin kahkahalarını görünce de yırtmaya devam ediyor.

Aynı olay, çok farklı  tepkiler. "Başlangıç Zihin" dedi Konuşmacı. Bebeğin zihni henüz bir anlam yüklememiş. Yargıları yok. Amacı var. Mesela ayakta durabilmek ve durabilmek için defalarca düşüyor defalarca kalkıp tekrar deniyor. Üf biraz önce de gene düştüm beceremiyorum demiyor. Hiç vazgeçmiyor. Büyüdükçe vazgeçmeyi öğreniyoruz yani.
Uzun uzun yargılarımızdan bahsetti. Ve "yargılamadan önce 5 sn düşünüp gözlemleyin" dedi. Bakış açımızı çok az da olsa değiştirmenin hayatımızda büyük farklar yaratacağını söyledi. Aslında bilmediğimiz değil unuttuğumuz şeyleri hatırlattı sadece. Ama bence hepimizin daha sık hatırlatılmasına ihtiyacı var.

Bu günlük bu kadar. Sevgiler.....

Bugün Ne Öğrendim?

18 Aralık 2014

* Yeni bir kitap okumaya başladım. Adı "Fİ" . Birçok blogta ondan bahsediliyordu. Sanırım ilk 4 sayfasını okudum ama epey bir satırın altını çizmişim. Mesela şu an kitap yanımda değil ama aklımda kalan bir bölüm: "Kitabın baş karakteri Can Manay ünlü bir psikolog'tur. Arabası kırmızı ışıkta durduğunda onu farkeden hayranları etrafını sararlar ve imza isterler ve Can Manay insanların bu davranışıyla ilgili şoförüyle felsefik bir konuşma yapar ve burda der ki: "İnsanların tek istediği aslında fark edilmek, fark edilmiş biri tarafından fark edilmek". Başka bir sayfasında da tohum eken Tanrı ile iddiaya giren başka bir Tanrı'nın hikayesi anlatılıyor. İlk dört sayfada bu kadar anlatacak şey bulduysam vay halime. Bu kitap bitmez:)))

* Facebook'ta bir kaç gün önce "Tanıyor Olabileceğin Kişiler" de eski bir arkadaşımı buldum ve ekledim. Severdim kendisini ama iletişimimiz kopmuştu. Ekledim , o da hemen kabul etti beni. "Geçmiş Yaşam Regresyonisti" olmuş. Çok eğitimlere giderdi ve bu konularla çok ilgiliydi. Youtube'dan videolarını izledim. Siz de izlemek isterseniz Emel Çekici diye aratabilirsiniz. Bir arkadaşım ona Geçmiş Yaşam Terapisi yaptırmış. Anlattıkları inanılmaz. Reenkarnasyon anladığım kadarıyla. İlginç çok ilginç. Anlattıkları da çok hoşuma gitti. "Her şey için şükredin ve size ne öğretmek istiyor onu anlamaya çalışın" diyor ve "mesela boğazınız mı ağrıyor? Konuşun onunla, neyi söyleyemiyorsunuz" diyor.Benim de kulaklarım duymuyor biraz neyi duymak istemiyorum acaba?
 
18.12.2014

2014 Yılı Değerlendirmesi-1

Herkes yapıyo benin neyim eksik?
2014 yılı değerlendirmesi. Aslında ben geçmişi değerlendirme değilde, gelecek yıl için planlar yaparım genelde. Yeni kararlar almaya bayılırım. Ama sevdiğim bloglarda geçen yılın değerlendirmesini yapmışlar. Ben de çok özendim. Canım çekti. Fena halde değerlendiresim geldi:)))






*İlk aklıma gelen(beni en sevindiren olay) oğlumun burs kazanması. Bu maddi anlamdan çok manevi açıdan beni çooook mutlu etmiş bir şeydir. Ona boşuna inanmadığımın kanıtı, onun başarma hissini tatması ve kendine daha fazla güvenmesine sebep olması.


*En üzüldüğüm şey de kızımın gözlerinin bozuk olduğunun  ortaya çıkması:(((

*Yüksek Lisansımı başarıyla tamamlamak. İyi notlar almak, güzel insanlar tanımak, benim gibi bir çok insan olduğunu fark etmek. Hala projemi bitiremesemde:(

* Blog yazmaya başlamış olmak. Uzun zamandır planladığım, yapmak istediğim bir şeydi. İyi ki yapmışım:) Yazdıklarıma dönüp baktığımda geçen yılımı görebiliyorum.

* En sevdiğim özelliklerimden biri uzun süre bir şeye üzülemem, sinirli kalamam. Yoğun bir şekilde üzülürüm, sinirlenirim, geçer. Hatta yoğun bir şekilde üzülürken yanımda olanlara anlatıp şikayet ederim. Sonra ben rahatlarım ama karşımdaki pek bi dertlenir:)))  Bu yıl da bu özelliğimin çok ön plana çıktığını fark ediyorum şu an. Yani gittikçe daha fazla şeye çok anlam yüklememeye başladım. Bu güzel bir şey bence. Değiştirebiliyorsan değiştir, bir şey yapamıyorsan da kabullen.

* En sevdiğim diziler: Yılın ilk yarısında "Güneşi Beklerken" ,ikinci yarısında "Kaçak Gelinler"

*En güzel Film: Açlık Oyunları , Labirent 

*En sevdiğim kitap: Fi(Aslında güncel olduğu için onu seçtim sanırım)

*Bu yıl keşfettiğim güzellik ürünleri:

- Mac Gözaltı kapatıcı
-Janssen Göz Altı Kremi
-Strivectin TL-Tightening and Sculpting Face&Neck Krem



Şimdilik bu kadar . Devam edecek.....Bu da günün komiği olsun:)))
27.12.2014

Çocukları Hayata Dahil Etmek

Merhaba
Dün akşam oğlum "yarın okula gitmek istemiyorum" diye tutturdu. Neden olduğunu sorduğumda klasik "işte" cevabını verdi. Ama ben ısrar ettim "geçerli bir nedeni olmalı okula gitmemenin, mesela çok hasta olursan falan gidemezsin" dedim ama bebekliğinden beri "hayır" ı kolay kabullenemeyen bir çocuk olduğu için yaklaşık 20 kez daha sordu. Her seferinde tutarlı bir şekilde "hayır" dedim ama sabrımın sınırlarıda zorlandı. Sonra kapımız çaldı ve Polyanna arkadaşım Hilal geldi. Daha önceki yazılarımda ondan bahsetmiştim. Onun gibi birini tanıdığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. "Çocuk Gelişimi" üzerine doktora yapıyor şu anda ve bende ona Arda'nın okula gitmek istemediğini söyledim ve  "hadi çöz" dedim. 
 
(Resim hiç abartı değil. Arda'nın masasının toplanmadan önceki hali:))
 
Ama bu abartı:))))

Önce çocuklarla sohbet ederek, bilgisayardan, onların ilgilerini çekecek ve çok faydalı sunumlar izletti ve tek tek açıkladı. Daha sonra yine yumuşak bir şekilde sohbet eder gibi okula gitmek istememesinin sebebini sordu. Oğlum da "çok ödevim var, yetiştiremem ve çok uykum geldi" dedi. "O zaman sana yardım edebiliriz" dedi ve  odasına girip dağınık masasını onunla birlikte topladı. Yani öncelikle ona güzel bir çalışma ortamı hazırladı. Daha sonra ödevlerini kategorize edip bir sıralama yapmasına yardım etti ve odadan çıktı. Gözünde büyüttüğü ödevlerini yapması için motive etti ve ihtiyacı olduğunda bizden yardım isteyebileceğini söyleyerek oğlumu yalnız bıraktı.

Bu arada kızım da ilgi çekmeye çalışıyordu(ikinci planda kalmaya asla tahammül edemiyor). Onunla birlikte meyve salatası yaptılar. Ezgi 7 yaşında ve onun bıçak kullanmasına izin verdi ve izledi öncelikle . Daha sonra "sana farklı bir kesme şekli göstermemi ister misin?" dedi. Kızımda "tabi ki" dedi ve biraz tehlikeli tuttuğu bıçağı doğru tutmayı öğrendi. Bu arada dikkatimi çeken en önemli davranışı çocuklara hiç bir şeyi dikte etmeden ve sürekli "sence nasıl olmalı" diye sorarak onları yaptıkları işi düşünmeye sevk etti. O buna "çocukları hayata dahil etmek" diyor. 
Dün gece bizimle birlikte geçirdiği bir kaç saat bize o kadar iyi geldi ki anlatamam. Sizinle de paylaşmak istedim. Çocuklarınız kaç yaşında olursa olsunlar uygulayabileceğiniz yöntemler bunlar. Umarım işinize yarar. 
 
Okula gitmek istemeyen çocuğu anlamaya çalışmadan zorla okula gönderebiliriz. Ama o zaman sorunu çözmüş olmayız. Sadece üstünü örtmüş oluruz ve çocuk ikna olmadığı bir şeyi yapsa bile ilk fırsatta kaçar, yalan söyler ve ya mutsuz olur. 
Bazen ufacık bir ilgimize ihtiyaçları vardır ve zaten yapacaklardır. Ama dikkatimizi çekmek istiyorlardır.
Geçenlerde bir video izledim. 7 yaşına kadar bütün çocukların anne-babalarından duymak istedikleri tek şeyin "ne kadar harika yapmışsın, çok güzel, aferin" gibi onay sözleri olduğunu anlatıyor.



17.10.2014Lütfen esirgemeyelim çocuklarımızdan onay sözlerini ve  hayatta dahil edelim onları ?

Mim: Hayat

Merhabalar
Sevgili viva beni mimlemiş.(www.vivamakyaj.blogspot.com) Teşekkürler viva:)

Bu aralar hayatında neler oluyor, seni nasıl etkiliyor bu olaylar? 
Bu aralar hayatımda epey bir değişiklik oldu diyebilirim. Eşim bir süreliğine yurt dışına gitti Bu benim hayatımda oldukça önemli bir değişiklik çünkü kendisi bana hayatı çooook kolaylaştıran bir insandır. O gitti her şey bana kaldı. Çocuklarla ilgilenmek, alışveriş yapmak, her şeye yetişmeye çalışmak. Biraz zor oluyor yani.


Hayatın senin için ne kadar önem arz ediyor?
Hayat önemli tabi. İşimiz bu yaşamak. Hayat güzel, sevdiklerimle daha da güzel:) Önemli mi deyince aklıma sevdiklerim geliyor. 


Kendini bir kenara çekip düşündüğün oldu mu?
Çok sık yapamıyorum. Bazen çocuklara diyorum ki "ne olur gürültü yapmayın düşüncelerimi duyamıyorum".  Hayat öyle çabuk akıp geçiyor ki bazen durup düşünecek vaktim olmuyor hiç? Bazen böyle kendime ve hayatıma dışardan bakıyorum ama nadiren yapıyorum. Bunu bir sorun olduğunda yapıyorum . Acaba nerde hata yapıyorum diye düşünüyorum. Tarafsız bakmaya çalışıyorum. İyi geliyor,hatalarımı değerlendiriyorum.  


Nefret ettiğin bir alışkanlığın var mı?
Nefret ettiğim demeyelim de değiştirsem iyi olur dediğim bir alışkanlığım var. Hatta bir kaç tane. İnsanlara hemen güvenmek, sevmek. Hani bazıları der ya ben yeni tanıdığım insanlara sıfır puan veririm o kişi yavaş yavaş puaanını yükseltir yada düşürür. Ben 100 puan veririm bu yüzden puanları düştükçe benim hayal kırıklıklarım artar. Yani temkinli, ihtiyatlı adı her neyse ondan olabilmeyi isterdim biraz:)

Bu hafta içinde neler yaşadın?
Sabahları beni hep eşim uyandırırdı. O yüzden bu hafta kızımın servisini hep kaçırdık ve ben arabayla götürmek zorunda kaldım ve dolayısıyla bende işe geç kaldım.Ama cuma günü yetiştik. Saati biraz daha erkene kurdum. Kızım hastalandı. Okula gitmek istemedi.  


Son zamanlarda bir değişikliğe uğradığını düşünüyor musun?
Çok olgunlaştığımı düşünüyorum. Eskisinden daha az beklentiye girdiğimi, daha az alıngan olduğumu, herşeyi kişisel algılamadığımı düşünüyorum ve en önemlisi de hayatı , insanları oluruna daha fazla bıraktığımı düşünüyorum. Bunu herkese tavsiye ederim. Hiç bir şeyi kontrol edemiyoruz çünkü. Kontrol etmeye çalışıp gerim gerim gerilmenin kimseye bir faydası olmuyor. Hatta zararı oluyor. Net. 


Hayattan beklentilerin neler?
Mutlu olmak, mutlu etmek. İnsanların hayatlarına olumlu bir şekilde dokunabilmek. Yardım etmek. Sevmek, sevilmek.
Emekli olabilmek. Daha çok gezebilmek.



 Sana da güzel.Bu yazıyı yazarken LCW'nin yeni reklam filmi oynuyordu televizyonda . Bende onu söylüyorum şu anda; "hayat bana güzel, gülüşümü niye saklıyım ki:)
30.09.2014

Kişilik Testi

Merhaba

Çok bilinmeyen bir kişilik testi yapacağım sizlere. İsteyenler cevaplarını bana mail atsınlar.Yorumlayıp yazarım size isterseniz. 

Teste geçelim.

1. En sevdiğiniz hayvan(en az 5 özelliğini yazın.Daha fazlası daha iyi)

2.En sevdiğiniz 2. hayvan(yine en az 5)

3.En sevdiğiniz 3. hayvan(en az 5)

4.Duvar hakkında ki düşünceleriniz

5.Deniz hakkında ki düşünceleriniz

6.Akvaryum hakkında ki düşünceleriniz.


Bu test şaşırtıcı bir şekilde doğru çıkıyor. Kime uyguladıysam şaşırıyor. Bakalım siz ne düşüneceksiniz? 

kardelenolurum@gmail.com

30.03.2014

Golfçü Hikayesi

Arjantinli ünlü golfçü Robert de Vincenzo, yine bir turnuvayı kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş ve kulüp binasına gidip oradan ayrılmak üzere hazırlanmıştı. Bir süre sonra binadan çıkıp, otoparktaki arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaştı. Kadın başarısını kutladıktan sonra ona çocuğunun çok hasta ve ölmek üzere olduğunu anlattı. Zavallı kadının hastane masraflarını ödemesi olanaksızdı. Kadının anlattığı öykü de Vincenzo'yu çok etkilemişti, hemen cebinden bir kalem çıkarttı ve turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdı çek defterine. Çeki kadının eline sıkıştırırken de ona, "umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın" dedi.
Ertesi hafta kulüpte öğle yemeği yerken, profesyonel golf derneği' nin bir görevlisi yanına geldi.
"otoparktaki görevli çocuklar bana geçen hafta turnuvayı kazandıktan sonra yanına bir kadının geldiğini ve onunla konuştuğunu söylediler" dedi. de Vincenzo evet anlamında başını salladı. "evet" dedi görevli, "sana bir haberim var. O kadın bir sahtekardır. Üstelik hasta bir çocuğu da yok. Seni fena halde kandırmış arkadaşım "
De Vincenzo, " yani ortada ölümü bekleyen bir bebek yok mu? "dedi."hayır, yok" dedi görevli.
"işte bu, bu hafta duyduğum en iyi haber." dedi gözleri dolarak. 
Aynı pencereden dışarı bakan iki adamdan biri sokaktaki çamuru, diğeri ise gökteki yıldızları görür.

Bir Kitap:Cehennem-Dan Brown

CEHENNEM



  Şu anda bu kitabı okuyorum.Bitirmek üzereyim. Diğer Dan Brown kitapları gibi ayrıntılı sanat tarihi ve gizemli olaylar var. Çok sürükleyici. Kitap Floransa da başlıyor ve İstanbul'da son buluyor. Kitabı okurken bahsi geçen yerleri merak ediyor insan .Bende araştırdım ve size fotoğraflarını buldum.
Örneğin Boboli Bahçeleri :







Kitabın kahramanı Robert Langdon ve Siena Brooks Boboli Bahçelerinden Pitti Sarayına gitmeye çalışıyorlar.

Pitti Sarayı:






Yine gizemli bir olayı çözmeye çalışıyorlar ve dahi bir psikopat var.Bulmacanın parçalarını tek tek çözerlerken Langdon gerçeğin göründüğü gibi olmadığını anlıyor.


Dante'nin Ölüm Maskesi:



Ölüm Maskesi
"Ölüm maskeleri 1500'lü yıllarda çok yaygındı. Bir insan öldükten birkaç dakika sonra yüzünün alçısı alınarak yapılırdı...... "

Kardeş Kıskançlığı

Kardeş Kıskançlığı Geçenlerde nereden geldiyse aklıma kızım yeni doğduğu zamanlarda yaşadığım kardeş kıskançlığı geldi. Öncelikle şunu b...