2 Temmuz 2018 Pazartesi

Halil Cibran- Kum ve Köpük

Karşındakinin gerçeği
sana açıkladıklarında değil,
açıklayamadıklarındadır.
Bu yüzden onu anlamak istiyorsan,
söylediklerine değil,
söylemediklerine kulak ver.
Söylediklerimin yarısı beş para etmez;
ama ola ki diğer yarısı sana ulaşabilir
diye konuşuyorum.
Yalnızlığım, insanlar geveze hatalarımı övüp,
sessiz erdemlerimi eleştirmeye
başladığında doğdu.
Bir gerçek her zaman bilinmek,
ama ara sıra söylenmek içindir.
İçimizdeki gerçek olan sessiz,
edinilmiş olan ise gevezedir.
İçimdeki yaşamın sesi,
senin içindeki yaşamın
kulağına ulaşamaz.
Yine de kendimizi yalnız
hissetmemek için konuşalım.
Sözcüklerin dalgası
hep üstümüzde olsa da,
derinliklerimiz daima dinginliğini korur.
Yaşam kalbini okuyacak
bir şarkıcı bulamazsa,
aklını konusacak
bir filozof yaratır.
Zihnimiz bir süngerdir,
yüreğimizse bir nehir.
Çoğumuzun akmak yerine,
sünger gibi emmeyi seçmesi ne garip!
Eğer kış,
'Baharı yüreğimde saklıyorum'
deseydi, ona kim inanırdı?
Her tohum bir özlemdir.
Öğretilerin çoğu pencere camı gibidir.
Arkasındaki gerçeği görürsün,
ama cam seni gerçekten ayırır.
Haydi seninle saklambaç oynayalım.
Yüreğime saklanırsan eğer,
seni bulmak zor olmaz.
Ancak kendi kabuğunun
ardına gizlenirsen,
seni bulmaya çalışmak
bir işe yaramaz.
Neşeli yüreklerle birlikte
neşeli şarkılar söyleyen
kederli bir kalp ne kadar yücedir.
Yürüyenlerle birlikte yürümeyi yeğlerim,
durup yürüyenlerin geçişini seyretmek değil.
Hayır, boşuna yaşamadık biz!
Kemiklerimizden kuleler yapmadılar mı?
Özel ve ayrımcı olmayalım.
Unutmayalım ki, şairin aklı da,
akrebin kuyruğu da gururla
aynı yeryüzünden yükselir.
Evim der ki, 'Beni bırakma,
çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.'
Yolum der ki, ' Gel ve beni izle,
çünkü ben senin geleceğinim.'
Ve ben hem eve, hem de yola derim ki,
'Benim ne geçmişim,
ne de geleceğim var.
Eğer kalırsam,
kalışımda bir ayrılış vardır;
gidersem,
ayrılışımda bir kalış.
Yalnızca sevgi ve ölüm
her şeyi değiştirebilir.'
Daha dün, yaşam küresi içinde
uyumsuzca titreşen bir kırıntı
olduğumu düşünürdüm.
Şimdi biliyorum ki,
ben kürenin ta kendisiyim,
ve uyumlu kırıntılar halinde
tüm yaşam içimde devinmekte.
Adlandıramadığın nimetleri özlediğinde,
ve nedenini bilmeden kederlendiğinde,
işte o zaman büyüyen her şeyle
beraber büyüyecek ve
üst benliğine uzanacaksın.
Ağaçlar yeryüzünün
gökkubbeye yazdığı şiirlerdir.
Ama biz onları devirir ve
boşluğumuzu kaydedebilmek için
kağıda dönüştürürüz.
Güzelliğin şarkısını söylersen eğer,
çölün ortasında tek başına olsan bile
bir dinleyicin olacaktır.
Esin daima şarkı söyler;
asla açıklamaya çalışmaz.
En büyük sarkıcı,
sessizliğimizin şarkısını söyleyendir.
Eğer ağzın yemekle doluysa
nasıl şarkı söyleyebilirsin?
Ve eğer elin altınla yüklüyse,
şükretmek için nasıl kaldırabilirsin?
Sözler zamansızdır.
Onları zamansızlıklarını bilerek
söylemeli ya da yazmalısın.
Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir.
O, kanayan bir yaradan
veya gülümseyen bir ağızdan
yükselen bir şarkıdır..
Kum ve Köpük - 1926
Halil Cibran

2 yorum:

  1. ”Bir insanın gerçekleri, o insanın size gösterdiğinde değil, dile getiremediklerindedir. Bu nedenle, onu anlamak isterseniz söylediklerine değil söylemediklerine kulak kesilin.”

    Halil Cibran – Kum ve Köpük kitap yorumum: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/halil-cibran-kum-ve-kopuk-kitap-yorumu/

    YanıtlaSil

Kardeş Kıskançlığı

Kardeş Kıskançlığı Geçenlerde nereden geldiyse aklıma kızım yeni doğduğu zamanlarda yaşadığım kardeş kıskançlığı geldi. Öncelikle şunu b...